27 Eylül 2012 Perşembe

Kurukafa + Zımba +Kurdele

 
  İşte geldik benim yaptığım kurukafalara. Aslında dümdüz bir model ama elimi en çok oyalayan şey oldu.  En son omzunu ütüyle yapışan zımbalarla süsledim. Sırtını açtım ve ucuna kadife kurdele diktim. Sanırım süsleme kısmı en zevklisiydi. Bu kışın bütün modalarını tek bluzde yakalamış oldum:)
 




 
  Bu da Zara'nın modeli. Gömlek yapıp altın rengi zincir dikmişler. Buda güzel bir fikir ama benimki hot couture ;) Kumaşı bilmeden aldım zaten arasam bulamam aynısını. Umarım bir fikir olmuştur en azından bir kurdele yada zımbayla gömlek yakası, bluzunuzun cebini yada omuzlarını biyerilerini süsleyerek renk katabilirsiniz.
 

14 Eylül 2012 Cuma

ANIMAL PRINT MODASI: KUŞ KAFESİ

 
İşte yeni bluzum. Üstünde kafesinde oturan ve uçuşan kuşlar var. Yine arkasında modeli olan şifon bir bluz. Sadece 4 düğmeyle tutturuldu. 5.si süs sadece. Arkası da önünden uzun. Ben kumaşı çok beğenmiştim ne yapsam olur dedim. Mango'nun bir bluzuna benzettik, fena da olmadı. Belden dekolte var bu sefer. Şifon olduğu için göstermesi zor ama başka bir kumaşa yaptığınızda farklı duracağı kesin.
 Bu tarz tekrarlanan hayvan baskıları moda şu sıralar. Aslında en sevdiğim atlı olanlar ama henüz rastlamadım. E bu bitti şimdi sıra kurukafalarda ;)

 



10 Eylül 2012 Pazartesi

KURUKAFA DELİLİĞİ

Buara kafamızı ne tarafa çevirsek kurukafalar. Açıkçası başta içimi karartıyordu. Sonradan alışmaya başladım ve renk renk, çeşit çeşit olabileceğini düşünerek kullanmayı denedim. Sanırım kışın hepimizi esir alacak ama ben sade bir kolye tercih ediyorum ve sadece fotoğraflıyorum. 
 
 
Fonum nasıl? Sanırım başlığa çok uydu. Yakında karşınıza bir bluz olarak çıkıcak bu kumaş. Ama ondan önce daha içaçıcı daha sevimli şeyler var elimde. Oda bir kaç güne burda olur. Ve daha neler var beni bekleyen:) Bu arada Zara görse kıskanır çünkü aynısından gömlek yapmışlar ama benimki bambaşka kimsede olmayan birşey olacak.
Kolyeye geçersek çeşitli zincirleri hatta farklı renkleri biraraya getirmeyi seviyorum. Sizde deneyebilirsiniz güzel görünecek eminim;) Tek tek takarsanız da karışmasına engel olabilirsiniz.
 


6 Eylül 2012 Perşembe

SARUBOBO

 
Sarubobo'nun anlamı maymun bebek ve Japonyanın Hida bölgesinin bir maskotu. Sarubobo geleneksel olarak anneler tarafından kızlarına mutlu ve uzun bir evlilik için yapılır ve şans getirdiğine, kazadan koruduğuna inanılırmış. Geleneğe göre kırmızı yapılırmış ancak günümüzde her renk ve deseni mevcut. Saruboboların yüzleri yok ancak bu konuda birkaç söylenti var. Bunlardan biri sarubobonun yüzünü sahibinin hayal gücüne bırakılması, üzgün mü vs..
 
Son günlerde Takayamada çok meşhur olmuş ve hatıra dükkanlarında çeşitli renklerde satılmaktaymış. Renklerine göre anlamları ise şöyleymiş;
 
mavi sarubobo: iş veya eğitimde şans
pembe sarubobo: aşkta şans
yeşil sarubobo: sağlıkta şans
sarı sarubobo: parada şans
siyah sarubobo: kötü şansı ortadan kaldırmak içinmiş.
 
 
kendi yaptığımıda ekleyeceğim yakında:)


2 Eylül 2012 Pazar

AHMET DEDE

 
 
Nerden başlasam bilmiyorum bu yazıya. Ahmet dedeyi bir tesadüf eseri tanıdık ve ata binmeye onun sayesinde başladım. İlk defa atlara bukadar yakındım. Sanırım ilk de Leyla ile tanışmışımdır. Leyla ozamanlar 14 yaşlarında falan olmalı. Kendi kahverengi yelesi ve kuyruğu siyah bir kısraktı bu yüzden doru deniyordu. Sonrada yine o yaşlarda Rahmanowla tanıştım. O daha al olarak tanımlayabileceğimiz bir attı. Leylayla lonj yaparak başladım biniciliğe. Asıl hedef Ahmet dedeyle ormanda gezebilmekti. Atın 3 doğal yürüyüşü var: adeta, süratli ve dörtnal. Hepsini teker teker öğrendim. Öyle hassas hayvanlarki küçücük birşeyden korkabiliyorlar yada aynı mekanda yaşadıkları birşeyi hatırlayıp sizi şaşırtabiliyorlar.
 
-Leyla-
 
Zamanla Leylayla ormana gidip geldik yanımızda da Rahmanla Ahmet dede. Bunun keyfi hiçbir şeyle ölçülmez. Bikaç kere Rahmanla kapalı maneji denedik ama aynı tadı vermedi hatta düştüm bile. Ama yerlerde çeltik olduğu için yumuşattı sanırım düşüşümü. Bir iki yıldan sonra sürdüremedim bu güzel sporu ama Ahmet dedemi her zaman ziyarete gittim. Bugün de onlardan biriydi. Dedem hakkında anlatılacak çok şey var aslında. Hayatı at üstünde geçmiş biri. Olimpiyatlardan teğmenliğine yoldaşı at olmuş. Okadar dopdolu bir insanki hayata bakışıyla görmüş geçirmişliğiyle. Çokta esprili. Yurtdışı maceralarını anlatırken arada İngilizcemizi yoklar mesela:) Yetiştirdiği öğrenciler saymakla bitmezken, attan düşme sayısını saçlarını tutarak gösterir. Bu güzel sporun handikapıda düşmek sanırım.
Bugün ne yazik ki çok üzücü birşey öğrendim.Güzel Leylamı bir hastalıktan şüphelenip uyutmuşlar. Aslında çok karışık bir mesele...Çok üzüldüm bir daha onunla ormanda gezemeyecektim, dönüş yolunda belli bir noktaya geldiğinde dans edemeyecekti...
 
 
Birazda Binicilik İhtisas Klubünü gezerek özlemimi giderdim. Atların nallarını değiştirirken izledim birkaç dakika. Zor ama atlar okadar rahatki hissetmiyorlar tırnakları temizlenip törpüleniyor falan:)
 
Veee... dedemden bir nal aldım bugün uğur getirsin diye. İngilizler U şeklinde asarlarmış iyi şans için. Hadi bakalım deneyip görücez.

BÜZMECE

 
Buda ne diyebilirsiniz. Alıpta kenara attığım kırmızı jarse kumaşımı buldum dün. Sadece 30cm almıştım. En güzeli bundan straplez bluz olur dedim. Yanından birleştirdim oldu bile derken halam bir fikir verdi ve önünü büzmeye karar verdim. İlk defa yapıcaktım. İki büzgü dikişi diktim ipini çekerek büzdüm, sağlam olsun diyede üstünden gidip geldim ( babannem buna vargel diyor). Olduda bitti 2 dk da:)